Page 24 - TINA Dergi Sayi 10
P. 24

TINA


             Denizcilik Arkeolojisi Dergisi

              Tam  olarak  zamanı  ve  nasıl  olduğunu  bilemiyorsak  tepe kültürünün Klasik olarak adlandırdığımız evresinin
            da Anadolu’dan gelen çiftçilerin kuzeyde İstanbul çev-  sonlarında ve özellikle Yarımburgaz 4-2 evreleriyle gide-
            resinde  yoğun  bir  şekilde  varlığını  sürdüren  Mezolitik  rek ortadan kalkmış, ve Toptepe evresinde bölgede tam
                                                                                                   20
            gelenekli Ağaçlı topluluklarının yeni gelenlerle barışçıl  anlamıyla kültürel bir bütünlük sağlanmıştır  (Fig. 13-
            bir şekilde kaynaştığı, kendilerinde olmayan evcil hay-  15). Marmara Bölgesinde kültürel bütünlüğün oluştuğu
            van, tarım bitkileri, çanak çömlek teknolojisi gibi ögeleri  Toptepe  adını  verdiğimiz  evreyi  MÖ  5200  yıllarından
            alarak ve bir anlamda akültürasyon dönemini geçirdikleri  itibaren görmekteyiz .
                                                                               21
            Pendik, Fikirtepe, Yenikapı gibi yerleşmelerinde yapılan   Ağaçlı  grubunun  eski  sınırını  oluşturan  Büyük  Çek-
            kazılardan  anlaşılmaktadır.  Bu  evreye  ait  yerleşimlerin  mece hattının Fikirtepe ve Yarımburgaz kültür evreleri
            yer  seçimi  de  ilginçtir.  Sahil  teraslarında  kurulan  Pen-  boyunca da bir kültürel sınır olma özelliğini sürdürmesi
            dik, İç Erenköy, Ayamama ve Tuzla, ya da Fikirtepe gibi  çok ilginçtir. Tabi ki araştırma projemizi planlarken bul-
            ırmak ağızlarındaki dalgalı sırtlar bunlar arasında örnek  mayı  düşündüğümüz  şey  bu  değildi;  beklentimiz  daha
            sayılabilir.  Yapılan  kazılar  Fikirtepe  kültürü  olarak  ta-  önce de belirttiğimiz gibi projemizin başlangıç evresin-
            nımladığımız bu kültürün geleneksel avcılık, balıkçılık,  de Fikirtepe’nin Bulgaristan’dakilerle olan bağlarını or-
            yumuşakça  toplayıcılığının  yanı  sıra  yeni  gelenlerden  taya  çıkarmaktı. Ancak  İstanbul  çevresinde  yaptığımız
            tarım ve hayvancılığı da alarak karma bir yaşam biçimi  kazılarda ne bu hattın batısındaki Trakya’da ve özellikle
            sürdürdüğünü göstermektedir. Su ürünlerine olan bağım-  Aşağı Pınar’da Fikirtepe veya Yarımburgaz tipinde, ne
            lılığın çok güçlü olduğunu ve o dönemde deniz kıyısının  de Karanovo-Starçevo-Sesklo grubu olarak bilinen Bal-
            bugünkü  Marmara’nın  20  metre  altında  olduğunu  göz  kan çanak çömleğinden tek bir parçaya bile rastlamamış
            önüne alırsak Yenikapı gibi hemen sahilde, akarsu ağı-  olmak hiç beklemediğimiz ve uzun süre kabullenmekte
            zındaki  deltalarda  kurulmuş  yerleşimlerin  sayıca  fazla  zorlandığımız bir sonuçtu.  Yukarıda değindiğimiz gibi
            olması gerektiğini söyleyebiliriz (Fig. 5).       Toptepe evresiyle yapay sınır ortadan kalkmış ve Mar-
              Akültürasyon  geçiren Ağaçlı  grubunun  tarımcılardan  mara Denizi çevresinde benzer bir kültürel oluşum ortaya
            aldıkları ögelerin yanı sıra kendi özgün kültürlerini de  çıkmıştı. Ağaçlı ve Fikirtepe  kültürlerinden tanıdığımız
            sürdürdüklerini  yerleşimdeki  yapıların  Anadolu  gele-  su ürünlerine ve özellikle yumuşakçalara dayalı beslen-
            neğindeki gibi dörtgen planlı değil; Mezolitik dönemin  menin daha sonraki evrelerde de ağırlıklı olarak devam
            dallardan örülmüş yuvarlak ve söbe biçimli yarı gömük  ettiğini  Yarımburgaz  ve  Toptepe’deki  çok  sayıda  atık
            kulübelerinden bilmekteyiz. Bu döneme ait en geniş ka-  yumuşakça kabuğundan anlamaktayız . Görüldüğü gibi
                                                                                             22
            zılmış olan ve 50’nin üstünde kulübenin ortaya çıkarıl-  Neolitik yaşam biçiminin yayılması ve yerleşmesi süre-
            dığı yer olan Pendik’te yerleşmenin bir ucunda Ilıpınar  cin beklentimizden farklı olarak çok daha karmaşık ve
            mimarisini anımsatan dikdörtgen bir yapı bulunması hay-  çok yönlü olduğunu söylememize neden olmaktadır.
            li ilgi çekicidir . Buluntu topluluğunun ögeleri arasında  batı marmara neolitiği
                         18
            yukarıda  değindiğimiz  Ilıpınar  gibi  yerleşmelere  özgü   Uğurlu ve Hoca Çeşme kazılarından tanıdığımız Batı
            mermi çekirdeği, baskı yöntemi ile yongalama, yerleşme  Marmara çiftçi grubu da ilk olarak öncü grupların izlerini
            içi gömü geleneğinin varlığından da bahsedebiliriz. Yeni-  sürerek Avrupa topraklarına geçmiş ve büyük bir olasılık-
            kapı’da, Anadolu tipi mezarların yanı sıra Anadolu’dan  la bu geçişleri doğudakilerle aynı zamana rastlamıştır. Bu
            tanımadığımız ölü yakma/ kremasyon gömütlerin görül-  çiftçilerin beraberlerinde getirdikleri Neolitik paket dik-
            mesi iki ayrı kültürden gelen insanların aynı yerleşimde  kat çekici bir şekilde Doğu Marmara’nınkinden farklıdır.
            uyum içinde yaşayabildiğini göstermektedir.       Çukuriçi Höyük ve Ulucak gibi yerleşmelerden bilindiği
              Marmara kıyısındaki yerleşimlerde olta ucu gibi balık-  gibi daha çok İzmir bölgesindekine benzemektedir. An-
            çı aletlerinin büyük boyutlarda olması ve özellikle Fikir-  cak,  benzerliklere  karşın  Hoca  Çeşme’de   bulunanlar
                                                                                                  23
            tepe ve Pendik’te avlanmış olan azman olarak tanımlaya-  İzmir yerleşmelerindekilere göre de bazı belirgin farklara
            bileceğimiz iri balıkların  varlığı, sığ sularda yumuşakça  sahiptir. Örneğin en erken döneme ait mimari kalıntılar
                                 19
            toplamanın yanı sıra açık deniz balıkçılığı yapıldığını da  yuvarlaktır, mermi biçimli çekirdek teknolojisinin yok-
            göstermektedir. (Fig. 6,12).                      luğu ve deniz ürünlerine aşırı bağımlılığıyla geniş ölçüde
              Anadolu’dan gelen özgün topluluğun yerleştiği bölge-  Kıbrıs’takileri anımsatmaktadır (Fig. 17-21). Bu aynı za-
            nin kültürel yapısı ile Ağaçlı geleneğinin akültürasyon ya  manda Trakya’dan gelen bazı grupların kıyı boyunca ka-
            da uyum döneminden geçmesiyle oluşan İstanbul çevresi  radan değil doğrudan deniz yoluyla gelmiş olabilecekleri
            yerleşimleri arasındaki yukarıda değindiğimiz fark Fikir-  olasılığını da ortaya çıkartmaktadır .
                                                                                           24
            18  ÖZDOĞAN 2014b, 2017.
            19  BOESSNECK-VON DER DRIESH 1979; RÖHRS-HERRE 1961.
            20  ÖZDOĞAN 2013a.
            21  ÖZDOĞAN vd. 1991.
            22  MERİÇ vd. 1988; MERİÇ-ALGAN 2007; ÖZDOĞAN-KOYUNLU 1986
            23  ÖZDOĞAN 1998, 2013a
            24  Artık Neolitik toplulukların yayılmasında deniz rotasının daha önce düşünülenden çok daha önemli bir rol oynadığı anlaşılmıştır; bu
            konuyla ilgili bk. ÖZDOĞAN 2013b, 2016; PERLÈS 2005.
              22
   19   20   21   22   23   24   25   26   27   28   29